Özzet

Bir geek zihninin özeti

Yaşasın bu yaman, bu cesur yeni dünya

| 0 yorum

Bedenimizin ve üzerimizde taşıdıklarımızın kontrolü tamamen elimizde olmazsa nasıl sıkıntılarla karşılaşırdık, hiç düşündünüz mü? İlerleyen sayfalarda, yıllarca kör kaldıktan sonra bir beyin-bilgisayar arabirimiyle yeniden kısmi görme duyusuna kavuşan Jens Naumann’ın öyküsünü okuyacaksınız. Ancak Naumann’ın doktoru bu deneysel teknolojiyi yeterince geliştirmeden öldü ve ne yazık ki Naumann’ın görme duyusu giderek azaldı ve yeniden kayboldu. Elbette Naumann’ın sorunu tamamen istem dışı olarak yaşandı ama bir gün acaba abonelik bedelini yatırmadığımız için görmemizi engelleyen bu tip gözlüklerle, son taksitini ödemediği için sahibini yolun ortasında bırakan robotik bacaklarla karşılaşacak mıyız?

Bu varsayımlar ütopik olsa da, içinde yaşadığımız çağın “Büyük Birader’in çağı” olduğu su götürmez bir gerçek. Bedenimiz henüz kontrol edilemese de sürekli olarak izleniyor. Pek çok kişi, henüz piyasaya çıkmamış olsa da Google Glass’ın kişisel gizlilik (mahremiyet) ihlalinde son nokta olduğunu düşünüyor. Herhangi bir yerde cep telefonunuzu çıkarıp tanımadığınız birinin yüzüne doğrultarak hiçbir şey söylemeden fotoğraf çekemezsiniz, ama Glass’la bunu yapmak çok daha kolay olacak. Öte yandan, Glass’ın gözümüzün ucuna kadar getireceği bilgi ve servislerden vazgeçmek de kolay değil. Gizlilik bir yana, gördüğümüz her şeyi gören, yani vücudumuzun parçası olmaya yaklaşan bir cihazın kontrolünü Google’a vermiş olacağız. Ya cihaz hack’lenirse ve gözümüzün önünde hiç görmek istemediğimiz görüntüler oynamaya başlarsa? “Gözlüğü çıkarıp atarım!” diye düşünmeyin çünkü numaralı gözlük lensi taşıyan Google Glass’lar da yolda ve bunları çıkarmak, görme duyunuzu kısmen kaybetmek demek olacak.

Stop The Cyborgs adlı bir topluk, Google Glass gibi giyilebilir teknolojilere dair toplumsal normları belirlemeye çalışıyor ve Google Glass’ın belli mekânlarda yasaklanmasını öneriyor. Zaten Google’dan Eric Schmidt bile “Glass’ın takılmasının uygunsuz olduğu bazı yerler var elbette.” diyor. Bir kontak lens kullanıcısı olarak, bir sonraki aşamanın o olacağını düşünmeden edemiyorum. Çok yakından bakmadıkça bir kişinin kontak lens taktığını anlamak neredeyse imkânsız. Google Glass özelliklerine sahip bir kontak lens ise resmen gizliliğin sonu demek. Google Glass’a ne kadar hayranlık duysam da teoride tüm hayatımı Google’la paylaşabilecek ve etrafımdakilerin gizliliğini hiçe sayabilecek bir teknoloji fikri beni rahatsız ediyor. Sanıyorum ki teknoloji o noktaya ulaşsa bile toplumsal değerler ve yasalar bu tür cihazların sağlık nedenleri dışında kullanılmasına çok uzun bir süre boyunca izin vermeyecek.

Gizlilikten bahsederken genellikle -benim de bu yazıda yaptığım gibi- Büyük Birader’den ve dolayısıyla George Orwell’ın Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ünden bahsediyoruz ama Google Glass benzeri teknolojilerle birlikte Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sı daha fazla kulaklarımıza çalınacak. Eleştirmen Neil Postman, iki romanı şöyle karşılaştırıyor:

“Orwell’i bir gün kitapları yasaklayacak adamlar korkutuyordu. Huxley ise kitapları yasaklamak için neden kalmamasından, çünkü hiç kimsenin zaten kitap okumak istemeyeceğinden korkuyordu. Orwell’i bizi bilgisiz ve habersiz bırakacak adamlar korkutuyordu. Huxley ise bize bilgiye boğarak tepkisizliğe ve bencilliğe yol açacak kimselerden korkuyordu. Orwell gerçeklerin saklanacağından, Huxley ise gerçeklerin alakasız bilgiler denizine yok olup gideceğinden korkuyordu. (…) Cesur Yeni Dünya’da insanlar zevk verme yoluyla kontrol ediliyor. Kısaca Orwell, korkunun bizi mahvedeceğinden, Huxley ise bizi mahvedenin arzularımız olacağından korkmuştu.”

Google Glass’ı kullanmanın çok zevkli olacağı kesin. Üstelik Cesur Yeni Dünya’yı bize sesli kitap olarak okuyabilecek.

Yazan: Selim Şumlu

Teknoloji yazarı ve geek. Çevirmen, Mozilla temsilcisi, Curlie meta editörü, Mensa yöneticisi, Goodreads kütüphanecisi, webmaster, Kemalist. Herkes için ve hiç kimse için bir kişi.

Bir yanıt yazın

Required fields are marked *.